Herkese merhaba
Uzun zaman oldu. Arayı daha da uzatmamak için ve eğer yılın ilk günü bir yazı yazarsam diğer günlerde yazı yazabilirim düşüncesi ile bu yazıya başlıyorum.

Bir Hayalperestin Eskiz Defteri
Hayalperestim, Hayalperestsin, Hayalperest
Herkese merhaba
Uzun zaman oldu. Arayı daha da uzatmamak için ve eğer yılın ilk günü bir yazı yazarsam diğer günlerde yazı yazabilirim düşüncesi ile bu yazıya başlıyorum.
Evet yine ben
Bu bu bloga düzenli yazacağım diye kaçıncı söz verişim bilmiyorum ama yazmak istiyorum. Ve şunu fark ettim bu blogun en çok okunan yazıları benim kitap, oyun, anime vesaire tanıtım yazılarımmış… Bu yazıların okunması çok mantıklı çünkü insanın her şeyden çok okuyacak güzel bir kitaba ihtiyacı var. Bu yüzden yakın tarihlerde okuduğum bazı kitaplardan bahsedeyim biraz.
Herkese Merhaba
Bugün çok blogta yazıp yazmasam mı diye arada kaldığım sonra telefonumda kitapla çektiğim güzel fotoğraflar olduğunu hatırlayıp yazısını yazayım dediğim bu kitapla karşınızdayım.
Herkese Merhaba
Bu yıl yaptığım kitap okuma meydan okumasının ilk kitabı ile karşınızdayım. Aslında ilk kitabın Japon bir şeyler olmasını istiyordum ama evde bu kitap vardı ve bundan başlayayım dedim. Kitabımızın adı “Rüzgar gibi Geçti” İngilizcesi ile “Gone with the Wind”. 1936 yılında Margaret Mitchell tarafından yazılmış ve 3 yıl sonra da filmi çekilmiş. Filmi henüz izlemedim ve açıkcası izleyecek cesaretim yok. Nedenini anlatacağım…
Okumaya devam et “Rüzgar gibi Geçti (kitap)”Herkese merhabalar
Son zamanlarda izlediğim çok keyifli bir o kadar da ilginç bir animeyle karşınızdayım yine. Animemiz edebiyattan esinlenmiş fantastik bir mafya hikayesi.
Okumaya devam et “Bungou Stray Dogs + Kitap Okuma Meydan Okuması 2021”Andy Weir’i duymuşsunuzdur, kendisi Marslı kitabının yazarı ve bir bilim aşığıdır. Kendisini internette araştırınca gerçekten hayran olunası bir kişiliği olduğunu düşünüyorum. Ne demek istediğimi eğer Marslı kitabının yayınlama süreci hakkında bir şeyler biliyorsanız anlamışsınızdır.
Normalde bu yazıda sadece Artemis isimli kitabından bahsedecektim sonra ben bu adamın başka eserlerini de biliyorum neden hepsinden ve biraz daha kendisinden bahsetmeyeyim dedim. Karşılaşma sırama göre buyrun eserleri ama önce kısaca kendisinden bahsedeyim
Okumaya devam et “Andy Weir ve Eserleri”Merhabalar
Bugün çok olmasa da yakın tarihlerde bitirdiğim iki tane kitabı kısaca tanıtıp düşüncelerimden bahsedeceğim.
Japonya merakımdan dolayı önce Japonyalısını alırken bu kitabın seyahatname tarzı olacağını düşünmüştüm. Ayrıca itabın kapağındaki minimalist resimleri çok beğenmiştim, kesinlikle kütüphanemde, hikayelerimde olmalı demiştim. Kitabı açıp içindeki başlıkları okudum ve kitabı aldım. O ilginç başlıklardan bazıları
Okumaya devam et “Gittim, Gezdim, Gördüm Japonya ve Çin, Yüksel Görmez”Türkçesi ve daha fazlası için buraya/ For Turkish and More
Hello Everyone
Have you ever heard about Gwendolyn Willow Wilson ?
Okumaya devam et “Alif the Unseen, G. Willow Wilson”Herkese Merhaba
Geçen yıl bu zamanlarda internette meydan okuma ve kitap okuma yazıları arıyordum. Biraz bu blogtan etkilendim, bu ve şu sitelere baktım ve bu meydan okumayı başlattım. Ve başardım. Kimi kurallarla biraz oynadım ama bu yıl ilginç kategorilerdeki 25 kitabı okudum. Kimisini ararken çok zorlandım, kimisini de okurken.
Kitaplara geçelim…
For English and more here/ ingilizcesi ve daha fazlası için buraya
Herkese Merhaba
Gwendolyn Willow Wilson’ı hiç duydunuz mu ?
Kendisi 2014 yılında çıkan Ms.Marvel (Kamala Khan) karakterinin yazarı. Bu çizgi roman serisinin ilk iki cildini okumuş ve Kamalayı çok sevmiştim. Kamala’dan dolayı yazarın kendisini ve yazarın başka kitapları var mı diye araştırdım ve bu kitabı buldum ama bulana kadar canım çıktı desem yeridir. Türkçe yayın hakları Monokl* yayın evine ait olan kitabın bir baskısını bulamadım ve şans eseri girdiğim bir kitapçıda İngilizcesini bulunca arka kapak yazısını okumadan kendimi kasiyerin önünde buldum. Sırf yazarından dolayı aldığım ve aldığım için mutlu olduğum kitaplardan biridir bu.
Okumaya devam et “Elif , Gwendolyn Willow Wilson”Birkaç hafta önce yazdığım yazının devamı niteliğindeki yazıyla yine karşınızdayım sayın okurlar.
Uzun süre sekteye uğradıysa da devam ediyorum
Burada gördüğünüz kitapların hepsi uzun kendilerine ait yazılar ıhakkediyorlar. Belki yazarlarının başka kitabını okuduğumda tekrar bu kitaplara dönerim. Bu yazıda hepsinden kısaca bahsetmeye çalıştım.
Okumaya devam et “Kitap Okumaya Meydan Okumam”Amin Maalouf, büyük usta büyük yazar. Kendisinin Semerkant kitabını alıp okumuştum ve hayran kalmıştım, betimlemerine, karakterlerine ve anlattığı mekana. Bu yüzden kendisinin bir başka kitabını daha okumak istedim. Sahaflarda gezerken bu ince kitabı aldım ve ne yazık ki aylarca kütüphanemde bekletip okudum. Bu yazı yazmamdan yaklaşık iki ay önce bitirdim.
Etnik kıyımlar hep en güzel bahanelere sığınılarak gerçekleştirilir; adalet, eşitlik, bağımsızlık, insan hakları, demokrasi, ayrıcalıklara karşı mücadele…
Herkese Merhaba !
Kitabını İngilizce aslından okuduğum için yorumunu da İngilizce yazdığım “Turtles all the Way Down”, Türkçe adıyla “Kaplumbağa Kabuğunda Dünya” kitabıyla yine karşınızdayım. Kendi yazdığım yazının çevirisini de kendim yapacağım için aslına %100 uy(a)mayacağım, çünkü çeviride kendinden bir şeyler katmalısın, değil mi ?
Kitabı Türkçeye çeviren kişi de benim gibi düşünmüş olmalı ki bu kesinlikle yanlış bir şey değil, kitabın adını birebir çevirmemiş ve kanımca en basit ifadeyle saçma, en klas ifadeyle beceriksizce çevirmiş. “Turtles all the way down” İnglizce ve Türkçenin de dahil olduğu birkaç dilde deyimsel bir ifadedir ve birebir çevirirsek “aşağısı hep kaplumbağa” demektir. Yazar bu ifadeyi kitapta öyle güzel bağlamıştı ki Türkçe çevirisinin böyle olması bayağı üzdü beni. Nedenini yazının devamında anlayacaksınız. Ayrıca John Green’in kitaplarının adları Türkçede neler çekti be ? Cidden The Fault In our Stars (Yıldızlarımızdaki Hata) nereye, Aynı Yıldızın Altında nereye ? Fena değil ama orijinali tercih ederim. Çevirinin devamı hakkında bir yorum yapamam çünkü dediğim kitabı Türkçesinden okumadım. Ama kitabın kısa sürede çevrilmiş olmasından mutlu olduğumu eklemeden edemeyeceğim
John Green
“Size herkes bakabilirdi. Asıl nadir olan, sizinle aynı dünyayı gören birini bulmaktı.”
Hey There !
Because I read this book in English instead of Turkish I am gonna make this review in English. Translation is on the way so no worries !
pg. 9
“We never really talked much or even looked at each other, but it didn’t matter because we were looking at the same sky together, which is maybe even more intimate than eye contact anyway. I mean, anybody can look at you. It’s quite rare to find someone who sees the same world you see.”
Yoksa tanrı onu bir anlık bile olsa
Sana yakın olması için mi yarattı ?
-İvan Turgenyev
Kitabımız bu alıntıyla başlıyor ve bu alıntı kitabı çok güzel özetliyor kanaatimce. Nastenka ve kitabımızın baş karakteri beyaz gecelerde, beyaz gecelerin şehri Saint Petersburgda karşılaşıyor ve birbirlerine hikayelerini anlatıyorlar. Başkarakterin ismi verilmemiş. Hakkında bildiklerimiz çok az ama hakkındaki en önemli şeyi biliyoruz o da bir hayalperest olması. Bu hayalperest yaşadığı şehri başlarda öyle bir anlatıyor ki sanki ruhum o sokaklarda güneş batarken bulunmuş gibi hisettim.
Gökyüzü öylesine yıldızlı ve aydınlıktı ki, ona bakarken, “böyle bir göğün altında bu hırçın ve kaprisli insanlar nasıl yaşar?” diye sormadan edemezdiniz. Bu da çok gençlere özgü bir düşüncedir sevgili okuyucu, Tanrı’dan ruhunuzun hep genç kalmasını dilerim.
Dostoyevski / Beyaz Geceler
Kitabın yazarı büyük edebiyatçı Dostoyevski ki bu kitabı okumak için yeterli bir neden, kitabın öteki kitaplarına kıyasla kısa olması (100 sayfadan az) da cabası.
Bu kitabı kitap okuma meydan okumasının ” hep ziyaret etmek istediğin yerde geçen bir kitap” maddesi nedeniyle okudum ama zaten okumak istediğim bir kitaptı. Kitap Saint Petersburgda geçiyor demiştim. Saint Petersburg en çok ziyaret etmek istediğim yer değil belki ama kesinlikle görmek istediğim özellikle beyaz geceleri yaşamak istediğim yer.
Lisede gezmeyi çok seven bir hocam vardı. Bu şehri öyle bir anlatmıştı ki oraya gitmiş kadar olmuştum. Ama bu şehrin ününü ilk defa uçaklarda dağıtılan dergilerde okuduğum bir yazıda okumuş ve sonra araştırmak üzere aklımın bir ucuna yazmıştım. Peki bu şehri özel kılan ne ve neden ziyaret etmek istiyorum ? Bunun için biraz internette arama yapmanızı ve şehrin tarihini araştırmanızı öneririm. Eminim size de ilgi çekici gelecektir.
Şimdilik bu kadar
–Alumina
Evet meydan okumamın ilk kitabıyla karşınızdayım.
Madde : Uzayda geçen bir kitap.
Kitap: Douglas Adams’ın Otostopçunun Galaksi Rehberi
Panik var mı ? : var ama yokmuş gibi davranacağız, çünkü kitabın mottosu 🙂
Yayınevi: Alfa (12.baskı)
Çevirmen: Nil Alt
Nihai sorunun cevabı : ?? (Söylemek çok isterdim ama spoiler olur.;)
Tür: Bilim kurgu, Uzay, fantastik, komedi, absürt
Tavsiye eder miyim ? : evet, yukarıdaki türleri sevenler bu kitabı sevecektir. Okumaya devam et “Otostopçunun Galaksi Rehberi /kitap”
Herkese Mutlu yıllar !
Yılın ilk gününde bu aşağıda resmini gördüğünüz Challenge’ı/Meydan okumayı uygulayacağımı haber vermek istedim. Herkesin yeni yılda yapılacaklar listesi vardır. Benimkiler birden fazla ve ilki bu. Bu arada reading challenge’a güzel bir Türkçe karşılık bulunamamış. Yarı Türkçe yarı İngilizce yazmayı sevmediğimden yazının başlığı böyle oldu.
Bu arada bu tür Kitap okumalı meydan okumalara yani ilginiz varsa bu siteye bir göz gezdirmenizi tavsiye ederim.
Soldan sağa sırayla:
Listede bir iki küçük değişiklik yapabilirim. Mesela çeviri kitap okuyun diyor. Benim okuyacağım kitapların çoğu çeviri olacağı için ona başka bir şey düşüneceğim. Umarım bu listedekinden daha fazla kitap okurum. Herkese bol kitaplı yıllar.
Sevgilerle
-Alumina
İster anime takip eden biri olun, ister olmayın herkes bir yerlerde Death Note adını duymuştur. Animeci olmayanlar izledikleri tek animedir Death note, Animeci olanlarınsa ilk. Dünyada ilk çıktığı andan itibaren sansasyonel bir etki bırakmış bir manga serisidir kendileri. Bu yazıda mangasından veya animesinden bahsetmeyeceğim (başka yazıya kalsın artık :))
Geçen bir gün kitapçıda gezerken manga ve çizgiroman raflarının arasında buldum bu kitabı ve kapağına aşık oldum. Ön ve arkasındaki L resminden midir? Şeffaf şömizden dolayı mıdır ? yoksa içimdeki “L” fangirlinden midir ? Allah bilir, aldım kitabı. Kitabı alırken içerik yönünden pek umutlu değildim. Kira olaylarından önce L in çözdüğü bir dava ile ilgilidir düşünmüştüm ancak öyle olmadı. Yazının buradan sonrası Süprizbozanlı/spoilerli.
Merhaba dostlar
Gizem Altın Nance’nin bir bilet al kitabını bir günde okumuş ve yazarın samimiyetine hayran kalmıştım. Zaten meraklı ve dünyayı gezmek isteyen benim için okuması kolaydı, birde yazarın üslubu ve yaşadıklarını anlatma tarzı da eklenince kitabı o kadar kısa sürede okumak insanı şaşırtmamalı. O kitabı bitirdikten sonra hemen bu kitabı aradım. Kitapçılarda bulamayınca kitap yurdundan sipariş verdim. Bir süre okumayı bekleyen diğer kitaplarla kütüphanemde bekledi. İyi ki bekledi çünkü tüm bir pazar günü(bugünü)mü bu kitabı okuyarak geçirdim ve bu yüzden mutluyum.
Gizem maceralarına kaldığı yerden devam ediyor bu kitapta. Bunlara sadece macera demenin ne kadar doğru olduğu tartışılır. Bunlar anı, tecrübe ve insanın kendini arama serüvenin sonucunun(?) yazılara aktarılması.
Öncelikle kitap Amerikada geçtiği için ve bende Amerikan rüyası olayını sevmediğim için biraz uzak durdum kitaptan. Bu yüzden kütüphanede bekledi. Ama bugün, vizelerimin bittiği haftanın pazarı ve kendimi tükenmiş, bitmiş, geleceği kara bulutlar sarmış hissettiğimden bu kitabı kütüphanemden aldım belki bana biraz umut ve mutluluk verir diye. Ve verdi.
Kitap green cardın yazara çıkmasından, Amerikaya gidiş yolculuğundan ve oradaki hayatından küçük pencereler sunuyor okura. Günümüzde popüler kültürün kaynağının Amerikayı bir Türk kızının pardon Çılgın bir Türk Kızının gözünden okumak bence inanılmaz bir zevk. Çünkü 1) bende Türk kızıyım 2) Az da olsa çılgınım. Ben okurken çok keyif aldım. Ama bir iki noktada yazara kızdım 1) keşke daha çok anlatsaydı, daha çok yazsaydı 2) keşke içinde bir bilet al kitabında olduğu gibi resimler olsaydı.
Kitapta en çok etkilendiğim bir iki noktayı da yazıp bu yazıyı bitirmeyi istiyorum. Yazar 11 eylül, meşhur 11 eylül zamanı sırasında Amerikadaymış. Kitapta bu zamanı çok kısa anlatıyor ama kısa olması yetersiz olduğu anlamına gelmiyor aksine bence kısa olması tüm duyguyu daha iyi anlatıyor. Ben şahsen Kafe müdürünün davranışından çok etkilendim. Ardından Amerikanın medya-toplum oyunlarını anlatışından da.
İkinci etkilendiğim nokta da Yazarın yarı zamanlı işi. Bu işin tam ismi ne bilmiyorum bende daha üç hafta önce böyle bir işin varlığından haberdar oldum. İş şu doğa kamplarına genellikle ilkokul-ortaokul çocuklarını, eli taşa toprağa dokunmamış böcek nedir ne değildir bilmeyen çocukları doğayla tanıştırmak, birliktelik aşılayan oyunlar oynamak ve oynatmak. (Bu iş ve konu hakkında bilgisi olan lütfen yorumlarda paylaşsın.) Bu işi yaparkenki anıları beni çok etkiledi. Küçük Mike :’)
Üçüncüsüde kahve adabı başlıklı yazıydı. Kahveninde bir fast food ürünü haline gelmesi gerçekten üzücü.
Sevgiler
-Aluminaaa