hayat

Meydan okuma 20-30. günler

Herkese Merhaba

Sanırsam düzenli yazı yazmak düşündüğümden daha zor olacak. Bir kaç yıl önce meşgulum vakit ayıramıyorum diye yaknıyordum. Asıl megşguliyet yeni başlıyor galiba. KPSS ÖABT’den dolayı ara vermiştim ve geri dönüyorum. Sonrasında iş aradım ve buldum ve daha çok meşgul oldum.

Photo by Lum3n on Pexels.com

20. Gün: Hoşlandığın 3 ünlüden bahset

Hiçbir zaman bir ünlüden onun posterini duvara asacak kadar hoşlanmadım ve ne zaman bir ünlüden hoşlansam hayatlarını çok öğrenmemeye çalıştım çünkü ünlülerin çok tuhaf hayatları var.

Logan Lerman. Nasıl Percy ilk kurgusal aşkımsa (fictional crush) onu oynayan oyuncuda öyle. Saatlerce Tumblr aesthetci resimlerine bakardım ah ne güzel günlerdi. Loganı sonradan Perks of Being A Wallflower filminde izledim ve yine hayran kaldım.

Barun Sobti. Ben lise 2 ve 3. sınıftayken tüm Türkiyeyi bir Hint rüzgarı sarmıştı. Ben de o rüzgardan payımı alıp bir yandan Aamir Khanlı hint filmleri diğer yandan kanal 7’de hint dizileri izliyordum ve tabi ki Barun Sobtiye düştüm ta ki Türkiyeye gelip konuk olarak bir tv programına çıkana kadar. Oyuncular oynadıkları kişiler değil bunu bir kez daha anladım. Arnav büyüktür Barun

Üçüncü ünlü crushım bana istediğiniz kadar dilf (dad I’d like to f*ck) deyin evet dilfim hatta gilfim(grandpa I’d like to f*ck) :Colin Firth. Adamdaki karizma kimsede yok be. Mr Darcy, Prince George rolleriyle ekranı kilitledi beni. Boncuk gözlüm.

21. Gün: İlerde çocuklarının senden öğrenmesini isteyeceğin 3 hayat dersini paylaş

Sadece 20 küsur yıl yaşamış sıradan birinin hayat dersi kasmasını saçma bulsam da, 20 küsur yıl yaşamış birinin hayattan hiçbir şey öğrenmemesi daha saçma olurdu. İlerde çocuklarım olursa ki olacaklarını zannetmiyorum benden öğrenmelerini istediğim şeyler: Meraklı olmaları, mümkün mertebe ön yargısız olmaları ve mükemmel olmak zorunda hissetmemelerini… Bunları onlara öğretmek isterdim. Dördüncü olarak alın teriyle kazanılan paranın harçlıktan daha değerli olduğunu ve iş sahibi olmanın insanı mutlu edeceğini öğretmek isterdim.

22. Gün: Müziklerini karıştır ve karşına çıkan 10 şarkıyı seç

Spotifyda beğendiğim şarkılar klasörüne gittim ve ta da karışık çaldan sırayla gelen şarkılar. 10 tane olması gerekiyordu ama ekstra bir insan olduğum için 12 tane şarkı. Klasik müzik de var Rock da. Disney şarkısı çıkmasına üzülmedim değil ama dürüst olmak adına paylaştım : )

23. Birine, herhangi birine bir mektup yaz

Uzun uzun düşündüm kime yazsam diye. İngilizceden soğuttum öğrencime mi? Aileme mi? Tanışmadığım sevgilime mi? Gece yarısı kabus görmeme sebep olan yazarlardan birine mi? Rüyarlarımın sesi olan Japon seslendirmene mi? Üniversiteden sevdiğim bir hocama mı? En sevdiğim arkadaşıma mı?

Kendime yazmaya karar verdim. Birkaç yıl sonraki halime yazacağım, birkaç yıl öncekine yazmaktan çok kolay olacağı ve geleceğe mesaj gönderme dikkatimi çeken bir konu olduğu için.

“Sevgili birkaç yıl sonraki Alumina,

Eğer bu blog hala yaşıyor olursa bil ki iyi iş çıkarıyorsun. Eğer yaşamıyorsa hala depresyondasın ve çıkamamışsın demektir ya da başka meşguliyetler içinde kaybolmuşsun. Burayı ve buraya yazdıklarını unutma ve birkaç yıl sonra bu yazıyı tekrar oku. Ya çok utanıp izini internetten silmek isteyeceksin ama çok geç olacak ya da kendinle gurur duyacaksın.

Şuan istediğin yerde değilsin ve çok korkuyorsun. Yaşlanıyorsun. 20’lerin başında kursağında kalan heveslerini gerçekleştiremediğin için yaşlanmaktan korkuyorsun. Düşününce kötü bir yaşam yaşamadın. Sağlık sorunların var, ailevi sorunların var, maddi sıkıntıların var ama hala nefes alıyorsun. Hala hayatın var ve hayat varsa umut da var Stephen Hawkingin dediği gibi. (Bu satıları yazarken arkada Şebnem Ferahın “Yeniden doğup gelsem” çalması raslantı mı?)

Şuan ki en büyük karmaşan, problemim atanmak mı yoksa yeni çalışmaya başladığın kurumda çalışmaya devam etmek mi? Yeni çalıştığın kurum özel bir üniversite, apartman üniversitelerden değil güzel bir yer. Misafir öğretim görevlisisin. İş arkadaşlarını seviyorsun ve motivasyonlu öğrencilerin var. Maaşın kadrolu bir öğretim elemanından daha düşük ama ücretli öğretmen maaşlarından daha fazla. Henüz ilk maaşını almadın. Bir yandan atanıp kendini güvenceye(?) almak istiyorsun. Ama bir yandan atanmak istemiyorsun çünkü devlette çalışırken hoşuna gitmeyen olaylarla karşılaştın: 1.Veliler, 2. Yöneticiler ve okul idaresi, 3. İngilizcenin sadece hazırlık ve dokuzuncu sınıfta dikkate alınması, üst sınıflarda umursanmaması, 4. en kötüsü öğrenci motivasyonu. Şuan çalıştığın kurumdaki öğrenciler ders anlatmana müsaade ediyor ve sen işini yaparken mutlusun. İşini yaparken bir yandan kendini mesleki anlamda geliştirdiğini hissediyorsun. Ama bu ekonomide hala kendi evine çıkacak durumun yok. Bir iş sahibi, prestijli bir iş sahibi olduğun halde hala ekonomik olarak bağımsız olamaman sadece senin suçun mu? Bir kaç yıl önce bu işi yaparken ayrı eve çıkabilirdin ama şuan yapamıyorsun. Suçlu sadece sen misin, bu dünyayı bu hale getiren? Acaba bir kaç yıl sonraki karmaşan ne olacak?

İkinci karmaşan ise ailevi sorunların. Tembel, çok bilmiş ama işsiz, özgüvensiz ama hadsiz abin ve başına buyruk emir eli memnuniyetsiz mükemmelliyetçi baban. Onlar hakkında yapabileceğin çok bir şey yok. Umarım ruhunu, özgüvenini ve kendini çok yorulmadan korumayı başarırsın. Umarım yıllar sonra bu satırları okuduğunda bir gülümseme oturur suretine hallettim diye.

Üçüncü karmaşan hala hangi alanda ya da alanlarda ilerlemek istediğine karar verememiş olmak. Hala dilbilimci olmak istiyor musun? İngilizce öğretmenliğini sadece para aracı olarak kullanacaksın o yüden bu alandan yüksek lisans yapmayı düşünmüyorsun ama dilbilim gözünü korkutuyor. Gözünde çok fazla romantize ettiğin için başarılı olamayacğını düşünüyor olabilir misin? Ya da gerçekten zor bir alan olduğunun farkına mı vardın? Eğitim teknolojileride fena bir alan değil ama seni dilbilim kadar heyecanlandırmıyor. Hala yazar olmak istiyor musun? Başarısız da olsan ki başarısız sayılırsın bu blogun çok okunmadığını düşününce. Resim çizmeye devam edecek misin? Kendine yıllar önce söz vermiştin 25’ine girmeden önce bir müzik aleti çalacaktın, piyanoydu değil mi? Sonra bir indie game yapmak istiyordun sanki? Ve üzerinde çalışman gereken bir şey vardı. Noldu bunlara?

Kendine güven. Atan ya da atanma. Pişman ol ya da olma. Kararlarının sorumluluğunu bir tek sen üsteleneceksin. Bu yetişkin olmanın acı tarafı belki. Şunu unutma neler atlattın, neler atlatacaksın. Belki en büyük sınavını henüz vermedin. Belki hayat hala anlamsız geliyor. Belki bazı günler, geçen yıllarda da olduğu gibi uyanmak istemiyorsun. Ama hala yaşıyorsun. En sevdiğin şeylere tutun. Seni en çok sevenin kim olduğunu unutma. Bugün sevdiğin birinin ölüm yıl dönümü ayrıca, onu da unutma.

Kendine ait projelerin vardı. Onlar üzerine çalışmayı unutma. Gelecek yıllar umarım sana daha iyi davranır. Umarım özel biriyle tanışırsın. Umarım kilo verirsin ve merdiven çıkmak artık gözünü korkutmaz. Umarım ertelediğin yüksek lisansa başlamış olursun. Umarım kendine ait bir evin ve o evin içinde bir kedin olur. Umarım o kedi beyaz tüylü ve sarı gözlü olur ve ismini Mejojo koyarsın:) Umarım daha sık bu bloga gelirsin ve yazarsın. Çünkü yazanlar, yazabilenler gerçekten yaşayanlardır. Çünkü mürekkebin kuruduğu yerde kan akar.

-Alumina”

24. Zor yoldan öğrendiğin bir hayat dersini paylaş

Bir şeyi çok seviyorsan ya da bir şeyde çok hevesliysen, istekliysen, heyecanlıysan bunu kimseye çaktırma. Özellikle toplum içindeyse hiç çaktırma.

İlk işe başladığım zaman çok mutluydum. Çok neşeliydim. Aylar sonra evden çıkmıştım ve yıllardır bölümünü okuduğum mesleği güzel bir kurumda az bir ücret karşılığında bile olsa yapıyordum. Belki fazla mutlu ve enerjiktim çevremdeki insanlar için, ki öğretmenler odasındaki bir hoca bana yersiz hakaretlerde bulunmaya ve saçma sapan konuşmaya başladı. ….Senin şuan yaptığın gerçek öğretmenlik değil, git kpssde atan 30 kişilik sınıflarda ders ver ondan sonra anla… Senin yerinde olsam hayatımı böyle yaşamazdım… Daha atancaksın da kilo vereceksin de evlenceksin de… Sen kimsin ki benim önüme paket yaşam tarzı koyuyorsun? Daha başka çok daha moral bozucu konuşmalar yaptı ki yazmak istemiyorum. Bunları ben boş dersimde öğretmenler odasında otururken söylemişti, yani yalnızken, diğer hocalar yokken. Sırf bir insan benden yaşlı, benden daha çok çalışmış diye bana bu şekilde hitap edemez. Kimse edemez. Kadına sadece sizi ilgilendirmez dedim ve karşısında ağlamamak için kendimi zor tuttum. Hayatım boyunca ilk defa böyle bir muameleye, hadsizliğe maruz kalmıştım. Belki morali başka bir şeye bozuktu, benim neşeli halim ona çekilmez geliyordu. Bilemem, bilmek de istemem. Ama morali bozuksa ve o kadar rehberlik öğretmeni olduğu halde iş arkadaşlarına böyle davranıp duygularını kontrol edemiyorsa… Ne diyeceğimi biliyorum ama burada yazmak istemiyorum. Sonuç olarak size tavsiyem eğer yaptığınız işte memnunsanız, mutluysanız bunu insanlara çok çaktırmayın.

Geçenlerde de iş aramak için bir yabancı dil kursuna gittim. 3 kat merdiven çıktığım için nefes nefeseydim ve orada ilgili personelin masasının önüne İngilizce ve Almanca kursları hakkında öğrenciymişim, bilgi almak istiyormuşum gibi oturdum. Adam biraz anlattıktan sonra aslında İngilizce öğretmeni olduğumu ve iş aradığımı söyledim. Konuşmalar bir süre sonra Türkçeden İngilizceye döndü, sonra tekrar Türkçeye. Sonra adam “sizin hevesli heyecanlı olduğunuzu anlıyorum ama iş görüşmelerinde bu kadar hevesli olmayın. Ben sizi insan olarak gördüğüm için yanlış anlamayacağım ama başka kurumlar bunu yanlış anlayabilir” dedi. Bu ne demek şimdi? Gerçekten bu ne demek? Heyecanlı olmak günah mı? Heyecanlıydım ama hala akıcı konuşabiliyordum, 2 dilde de. Başka kurumlar yanlış anlayabilir ne demek? En çok merak ettiğim kısım bu.

25. Herhangi bir kelime düşün, googleda arat ve 11. resimden yola çıkarak yazı yaz

Yağmuru (rain) arattım ve 11. resim buydu.

Dil öğretiminde suggestopeida ya da teorik olarak bazen desuggestopedia diye de geçen bir metod var. Bu metodun uygulama adımlarından biri öğrencilerden öğrenilen dilde isim almasını istemek. Bunu yapayarak öğrencilerin o dile daha yargısız yaklaşmaları ve o dilin konuşulduğu kültüre yakın hissetmeleri amaçlanıyor.

Geçen gece uykuya dalamayınca düşündüm. Ben Japonca öğreniyorum niye benim Japonca ismim yok. Aslında gerek de yok. Japoncanın ses özellikleri ismimin, iki ismimin doğru telafuz edilmesini sağlıyor, hem Japonların yabancı isimler için ayrı yazım sistemi de var. İstesen de istemesen de ismini katakana ile yazınca otantik duruyor. Ama yok ben kanjili isim istiyorum dedim.

Düşündüm taşındım. Japonca isimlere baktım. Bildiğim estetik duruşlu cici kanjileri düşündüm. Zihnimde anime otome karakterlerini tarattım. Onyomi kunyomi okunuşlar falan filan derken Amane あまね  雨音 ismine karar kıldım. Anlamı yukarıdaki resimden de tahmin edeceğiniz gibi “yağmur sesi”. İlk kanji yağmur sonraki de ses. Farklı kanjilerle aynı okunuşa denk gelebilirsiniz. Ama anlam çok değişir, kanji belası işte. Her neyse Amane ismini seçince rahatladım ve uykuya daldım.

Bir de Amane ismi farklı bir tonlamayla Türkçe kavgaların favori cevabı olduğundan ister istemez pasif agresif bir hava içeriyor. Enfes bir isim. Güzel bir tercih. Kendimle gurur duyuyorum.

  • bir şeyler bir şeyler bir şeyler yaptın ama, ama
  • AMA nee

26. Hayatında geliştirmek istediğin bir dönem / alan hakkında yazı yaz

Şuan. şimdi. 30. maddede hedeflerimi yazdım. Bu maddeyi çok anladığımı söyleyemeyeceğim ve biraz da yazmaya üşendim. Hayatımda şuan en çok geliştirmek istediğim fiziksel sağlığım.

27. Şuan *** tekmeleyen bir şey hakkında yazı yaz

Şu an vücudumuzun üzerine oturduğumuz yeri tekmeleyen yüzlerce şey var. Başlangıcı ve dolambaçlı yollarla en büyük sebebi: Ekonomi. Her şey ekonomiye çıkıyor. Paris gibi. Tüm yollar paradan geçiyor. Yazdıkça sinirleniyorum o yüzden en iyisi yazmamak. Çünkü ben yazsam da yazmasam da bir şey değişmeyecek.

28. Seni sesli güldüren 5 şeyi paylaş

Hemen ekran resimleri galerime gittim ve ta da… Karşınızda beni güldüren ekran resimleri. Bir zamanlar reddite sarmıştım. Bazen hala o günleri özlüyorum ama sosyal medyayı azaltmak iyidir. 5’ten fazla gönderi paylaştım çünkü bu beşini seçmek bile çok zordu.

29. Önümüzdeki 30 gün için hedeflerin

  • Yakın tarihlerde işe başlamak. Evde oturmaktan sıkıldım. (edit: işe başladım mutluyum, o kadar mutluyum ki güzel bir sıralama yaptığım halde atanmak istemiyorum)
  • Geçen gün spora gittim. Spor yaptıktan sonra kendimi iyi hisettim. Spor yapmayı alışkanlık haline getirmek istiyorum.

  • Genshin oynamayı azaltmak ve akademik çalışmalara odaklanmak. Açık öğretim derslerime çalışmak.

  • Goodreadste her yıl kitap okuma challengeları yapıyorum. Bu yıl çok kitap okuyamadım. Önümüzdeki ay buna odaklanmak istiyorum.

  • Bloga yazı yazmaya devam etmek istiyorum.
  • Japonca çalışmaya devam etmek. Busuu uygulamasını kullanmaya devam etmek.
  • Resim çizmeye geri dönmek istiyorum

30. Bu aydaki yıldaki iyi ve kötü zamanların

Bu yıl çok tuhaf bir yıldı. İyi zamanlarım sonbahar ayı, kötü zamanlarım ise kpss’ye çalıştığım yaz ayıydı. İlkbahar harala gürele geçti, önüm kış ve işim yaşsa hiç şaşırmam.

Zaman hakkında bildiğim tek şey geçtiği. Kendim hakkında bildiğim tek şeyse hala tam olarak ne istediğimi bilmemem. Platonun da dediği gibi bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir. Galiba bunu Sokrates demişti. Onu bile doğru bilmiyorum. Belki bilmek ve bilmemek bütün mesele budur ve bilmemek hayatın ne olacağını, ne olduğunu bilmemek asıl heyecandır. Bu yılın geri kalan zamanlarında bilmek istiyorum. Ama neyi sorusuna cevap veremiyorum. Ben ne diyordum?

Çok hızlı geçen inişli çıkışlı bir yıldı bu yıl benim için. En iyi ve en kötü zamanlarımı ayıramıyorum çünkü iniş ve çıkışlar hep art ardaydı. Birine tam alışmadan diğeri geliyordu.


Yine farklı zaman dilimlerinden yazılmış bir yazı. Ama meydan okumamı bitirdim. Aferin bana. Umarım bu sefer buraya daha düzenli yazabilirim. Tutamayacağım bir söz vermeyeceğim en güzel sözler öyle olsalar bile.

Uzun süre yeni bir meydan okuma yapacağımı zannetmiyorum. Sırada kitap ve oyun incelemeleri var.

Herkese iyi geceler. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler.

-Alumina

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s