Bu filmi üniversitedeki İngiliz edebiyatı hocam ilk çıktığında tavsiye etmişti. Konu ilgi çekici olsa da kendisini o sıralar sevmediğimden dolayı ciddiye almamıştım. Neyse şimdi izledim ve film gerçekten efsaneydi özellikle edebiyat, sözlük, az da olsa dilbilime değinmesi ve dönem filmi olması sebebiyle.
Öncelikle filmin en az beğendiğim yönü, Türkçe başlık çevirisine dikkat çekmek istiyorum. Ben %100 İngilizceden izledim ama olsun. “Deli ve Dahi” mi ? Cidden mi ? Bari ilk dahiyi deseydiniz. Ya da direkt çevirseydiniz keşke “Profesör ve Deli” diye. Şimdi bu küçük ayrıntıya mı takılıyorsun diyeceksiniz ama tüm profesörler dahi değil bir(tecrübeyle sabit malesef), profesör kelimesi daha çok kitaplarla işi olan, çalışan-.çalışkan akademik insanı anımsatırken bana, dahi kelimesi daha çok mucitler ne biliyim sıra dışı uçuk insan çağrışımı yapıyor iki. Tamam bu paragraf hiç olmamış gibi devam edelim.
Filmimizin konusu Oxfordun ilk etimolojik sözlük çalışmasını yapan bir adam ve bu zorlu yolculukta ona en beklenmeyen yerden gelen yardım, bu bütün süreç vs. Tekrar geleceğiz buraya.

Şimdi bu öyle bir sözlük çalışması ki kelimeler ilk ortaya çıktığından ve en son kulanımına kadar olan anlam değişikliğini de içeriyor ki bence bu çok eğlenceli ama yorucu bir konu. Ne kadar yorucu olduğunu anlamanız için biraz örnek verelim. Her dilde kelimelerin anlamı zaman içinde değişir, daralır ya da genişler. Bazen ses özellikleri değişir. Anlam değişmesine Türkçedeki “yavuz” keimesini örnek verebiliriz. Lise hocam bu kelimenin ilk anlamının kötü çağrışımları olduğunu ama zaman içinde güçlü, kuvvetli, cesur anlamlarını kazınıp bir padişahın ismi olacak kadar yükseldiğini söylemişti. Zaman içinde anlam daralmasına örnek olarak da İngilizcedeki “meat” kelimesini örnek verebiliriz. Bu kelime ilk ortaya çıktığında anlamı “yenilebilen herşey/anything edible” anlamına geliyordu, şimdi ise sadece “et/edible flesh of animals” anlamında kullanılıyor. Heralde “food” kelimesinin ortaya çıkmasıyla eskidi, o kadarını bilemeyeceğim. Bu anlam değişmeleri bir günde olan bir olay olmadığı için bu sözcüğün ilk çıktığı yüzyıldan sonraki yüzyıllara kadarki anlamın incelemek değişimi anlamak ve kaydetmek için önemli. Bu iş nasıl mı yapılacak dersiniz ? Tabiki o dilde o zamana kadar yazılmış tüm kitapları okuyarak.

Tabi o dil İngilizce gibi kıtalara yayılmış bir dil olunca işler haddinden fazla zorlaşıyor. Kendisinden önce birkaç grup çoktan vazgeçmiş olsa da yılmak bilmeyen fahri Profesör James Murray kelime toplama ve düzenleme metoduna farklı yaklaşarak bu işi başarabileceğini inanır. Bu yüzden herkes ona deli der dermişim, hayır filmin dahisi yani profu o.
Şimdi kelime toplama, ayıklama, içinde kelimenin geçtiği ve düzgün kullanıldığı bir alıntı bulma işi profesyoneller tarafından yapılması oldukça uzun süreceği ve o sıralar bırak İngiltereyi dünyada o kadar akademik olmadığı için bu işi kitaplar aracılığıyla halka maletmeyi düşünen profumuz bir yerlerde tıkanır haliyle.

Burada Delimize geçmeden önce bu fikrin ne kadar güzel olduğunun tekrar üzerinden geçelim. Bir dili en iyi o dili anadili olarak konuşanlar bilir ve onlardan okudukları kitaplardan kelimeler seçmelerini ve yollamalarını istemek sözlük hazırlayan birinin iş yükünü bayağı azaltır. Çünkü teker teker yazılı belgeleri okumayıp, okuyanların notları üzerinden ilerliyorsunuz.
Ayrıca bu durum bana bir anımı hatırlattı. Üniversite birinci sınıftayken collocationlarla kafayı yemiş bir hocam vardı. Bir excel dosyasının içine sıklıkla kullanılan bini aşkın collocation’u koymuş bizden bu collocationlar içinde geçen güzel cümleler bulmamızı ve excelde yanına yazmamızı istiyordu. James Murray’in yaptığının aşağı yukarı aynısı yani, değişen şey azıcık bilgisayar kullanmayı bilen bireyler ve kelimeler yerine collocationlar. Benim bulduğum cümleleri çok beğenmemişti. O cümleyi okuyan insanın kafasında anlam tamamen canlanmalı demişti. Velhasılı kelam bu sözlük hazırlama işi gerçekten çok zor, zor zoooor. Bu arada kendisi bana hem akademik anlamda hem de diğer alanlarda en çok katkıda bulunan insandır ve saçma olsa bile bu yazıyı, yazının ortasından kendisine ithaf ediyorum. Bulup okuma ihtimali düşük ama olsun.

Filme geri dönersek fikir çok güzel olsa da, aylardır çalışsalar da, kimi kelimelerin kullanımı arasında yüzyıllık boşluklar işlerini çok zorlaştırır Profun ve takımının. Dahası birbirlerinin ayağını kaydırmayı seven akademikler ehem Oxford artık sonuç beklemektedir. Ve takım hala “A” harfindedir.
Bu sırada Amerikalı, savaş gazisi, cerrah, gördüğü görüntülerden dolayı masum bir insanın hayatını alan ve altı(?) çocuklu bir kadını dul bırakan ve bu durumdan dolayı İngilterede akıl hastanesinde kalan William Chester Minor isimli bir adamın eline içinde oxford sözlüğüne yardım edin broşürü bulunan bir kitap geçer. Kendisi deli olmasının yanında da oldukça kültürlü olan bu beyfendi bu fikre bayılır ve akıl hastanesinden kitap üstüne kitap ister ve odasında kendi kelime aramalarını yapmaya başlar. Bu işte o kadar başarılı, bu işe o kadar kendini kaptırır ki sözlüğe en çok katkı yapan insanlardan biri olur.

W.C. Minor’dan gelen yardımla işler ilerler, sözlüğün ilk cildi yayınlanır, profesörümüzün rütbesi artar, William tedavisinden ilerleme gösterir, her şey güllük gülistanlık iken… Burada bırakıp filmi izlemenizi öneriyorum. Sonlarda iyice duygusallaşıyor.

son notlar:
- Burada bir şeye değinmeden rahat edemeyeceğim, bir ironiye aslında. Profesör James Murray aslen İskoç, Minor Amerikalı 🙂 Amacım ırkçılık yapmak değil ama dillerine ve milletlerine düşkün olan İngilizlerin en kapsamlı sözlüğünün bir İskoç tarafından hazırlanmaya başlanması ve en büyük katkıcılarından birinin bir Amerikan olması efsane bir ironi.
- Film aslen bir kitap uyarlamasıymış. Tüm biyografik kitapların,filmlerin olmazsa olmazı abartılar, ekleme ve çıkarmalar, çarpıtmalar mutlaka bu filmde de vardır. Ama ne olursa olsun güzel bir film.
- Sean Penn efsane oynamış bence. Sahneye her çıktığında etkilendim. Mel Gibson da öyle. Natalie Dormer ve Jennifer Ehle arkada kalmışlar ama rollerinin hakkını vermişler.
- Filmde kitap okumak kelimelerle ilgili çok güzel replikler var. Daha çok olmalarını dilerdim ama millet dram seviyor.
- Filmin sonlarında Churchillde geliyor.
Şimdilik bu kadar
Edit: katıldığım corpus projesinde bize izlettikleri film buydu ve tuhaf bir şekilde bu yazıyı adadığım adamın corpus projesiydi. Kendimle sırf o hocanın dersine girebildiğim için gurur duyuyorum. A.B. iyi ki sizin öğrenciniz olmuşum
-Alumina
“The Professor and the Madman” için bir yorum